Yabancı Albert Camus |
Eser Adı:Yabancı
Yazar : Albert Camus
Tür : Roman
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa : 117
Dizi: Modern Klasikler
Ek özellik: 1957 nobel edebiyat ödülü
Açıklama :
Yabancı, romancı, tiyatro yazarı, düşünür ve politik kuramcı olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yalnız Fransa’da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi yazar Albert Camus’nün 1942’de yayınlanan ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır. Romanda, bir Arabı öldüren ama bu suçtan çok, yalnızca gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için toplum dışına itilen bir “yabancı” aracılığıyla, 20. yüzyıl insanının içine düştüğü yabancılaşma anlatılır. Bir türlü ele geçirilemeyen “anlam”ın sürekli aranması, toplumdan ve dış dünyadan kopuk bir bilinç, topluma yabancı duran kahramanın çevresiyle ve toplumla arasındaki çatışmayı anlatan roman büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusundan alır. Camus, genç kahramanı Meursault’nun dış dünya ile arasına koyduğu mesafeyi, kendine ve topluma yabancılaşmasını, annesinin ölümü dahil her şeye nesnel bir biçimde yaklaşmasını ustalıkla dile getirir. (Arka Kapaktan)
Albert Camus'nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir varlıkın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir Yabancıdır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.(kitabın tanıtımından)
Yorum :
Kitabın savunduğu tez dünya boş ve manasız, her şey, insan, hayat, toplum saçmadır. Evrensel bir saçmalıktır bu. Bunu düşünmek çok yorucu, hayattan bezdiricidir. Yaşamın tekdüzeliği altında, makinalaşmış bir dünyada makinalaşmış insan, ölümü bile rahatlıkla kabul eder. Hayat yaşamaya değmez. (vikipedia)
Hayatta hiç bir gayesi kalmayan bir insanın yaşam anlam veremeyişini, iradesini kullanmayışını, kullanmak istemeyişini, kendini hayatın akışına bırakışını görüyoruz.
kahraman annesini kaybediyor ama o anı yaşayışı yada bize anlatışı sanki bir arkadaşının annesi kendisi olayı gözlemliyor. yada bir ilişki yaşıyor ama pek de önemi yok onun için, ne bu ilişkiyi korumak ne güzelleştirmek. hani deriz ya harala gürele yaşıyor diye...
sanki herşeyi yaşayan başkası konuşan onu izleyen biri. Anlattığı olaylar kendine yabancı, kendi sürece yabancı. tek işi gözlemcilik gibi... şu cümleler tamda bunu anlatıyor: "yani bu işin benim dışımda görülüyor gibi bir hali vardı. Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu, kaderim bana sorulmadan tayin olunuyordu (...) İyi düşününce söylenecek bir şeyim olmadığını anlamaktaydım. Kendi kendimi seyrediyormuş gibi bir hisse kapıldım."
hayatın anlamı olsaydı kahraman için yaşam başka olurdu özetle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder