Kitap Dünyam 'da Ara

1 Eylül 2009 Salı

Gün Olur Asra Bedel - Cengiz Aytmatov

Gün Olur Asra Bedel-Cengiz Aytmatov


Eser Adı: Gün Olur Asra Bedel
Yazar : Cengiz Aytmatov
Tür : Roman
Yayınevi: Ötüken
Sayfa : 420
Ek özellik: 100 Temel Eser Ortaöğretim

Açıklama :
Yürek paralayan, tüyler ürperten bir haykırış…. Geçmiş, bugün ve yarın; bilim-kurgu, gerçek ve efsane bir arada gözler önüne serilir... Derin ve temiz aşklar, efsane ve masallar, KGB'nin acımasız uygulamaları, okuru heyecandan heyecana sürükler. Birbirinden ilginç ve sürükleyici konular ustalıkla bütünleştirilerek sunulur. “Mankurt” hikâyesi bu eserle kültürümüze mal edilir. Yedigey, ölen emektar arkadaşı Kazangap'ın cenazesini mezarına götürürken, kendisinin ve milletinin geçmişini, acı-tatlı, düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir. O gün “asra bedel bir gün” olur.

Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebî, askeri yani, bütün maddi, zenginliğini eserlerine yansıymış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile 'tipik insan'ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır. Hikâyelerinde milletinin temel mülkü olan millî hafızaya ait efsane, destan, masal, hikâye ve türküleri, bunların meydana geldiği şartları, ardındaki hikâyeleri, insanları kullanırken, Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, maddi manevi zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalışmıştır.

"Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi millî gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın millî hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu millî olanın ötesine doğru genişletmek ve 'evrensel' olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar 'tipik insan' ortaya koyma ustalığına erişen yazardır."
(Tanıtım Yazısından)


Yorum :
Kesinlikle okuyun derim, Cengiz Bey'in harika eserlerinden bir diğeri.

Yorumları daha sonra yazacağım.

Bir İmparatorluk Çökerken- Cahit Uçuk


Eser Adı:Bir İmparatorluk Çökerken
Yazar : Cahit Uçuk
Tür : Anı-Roman
Yayınevi: YKB
Sayfa :
Ek özellik:

Açıklama :
Cahit Uçuk, anılarında, Selanik ve İstanbul'un ahşap konaklarındaki görkemli yaşamı, işgal yıllarını, ülkeyi kaplayan kara bulutların arasından yeni bir devlet kurmaya çalışan idealist insanların çabalarını ve unutulmuşluğu anlatıyor. Artık çarpıtılmaya yüz tutan yakın tarihimizin birinci elden tanıklığı.
Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk kadın yazarlarından biri olan ve 60. yazı yılını kutlayan, Cahit Uçuk'un anılarında anlattığı sadece onun değil, hepimizin geçmişi... (arka kapaktan)

Yorum :

Kitabın anı olduğunu gördüğümde biraz hevesim kaçtı okumak için ama Cahit Uçuk'un roman havasındaki anılarını (daha doğrusu Hadiye Üçok'un yani annesinin anıları bence) anlatışı hızlı bir şekilde okumama vesile oldu.

kitaptan bende kalan bir diğer izlenim Hadiye Hanım ile Vehbi Beyin karı-koca ilişkilerin güzelliği, birbirlerine saygı ve sevgileridir.

bir dikkatimi çeken diğer bir nokta Selanik'te güçlü, adaletli Osmanlı yöneti varken hakların nasıl içiçe huzur içinde yaşadıkları.

bir 4. izlenimim ise imparatorluğun çküş dönemini güzel yansıtması. sarayın ahaliden kopukluğu zenginlik ve şatafatlı yaşayışı ve bununla birlikte saraya yakın eşrafında aynı zenginlik ve israf içinde yaşayışı. Bunu Hadiye Hanımın anılarından geçen Enis Paşa Konağı tasvirlerinde bulmak mümkün. aklımda kalan bir kaç şey:

- Enis Paşa öldüğü zaman eski aşçı, az etli az yağlı yemek yapamadığı için konaktan ayrılmak ve daha iyi yaşamı olan başka bir yere geçmek talep ediyor.
- Hadiye Hanım'ın çeyizi için Paris'ten getirtilen ipekli eşyalar(Halılar, sabahlıklar vs ) bile ipekten kağıtları sarılı olarak geliyor.
- Münire Hanımın olsun Hadiye Hanımın olsun çok yüklü miktarlar tutan zinet eşyalarına sahip olduklarını görüyorsunuz
- Ev eşyalarını zaten saymaya gerek yok, gümüşler mi dersiniz, altın revaklı eşyalar bunları Hadiye hanımın anılarında bol bol bulabilirizsiniz özellikle Enis Paşa Konağı anlatımlarında.

ki bu anlatılan dönemin imparatorluğun çöküşte olduğu dönem olduğunu unutmayalım. tabiki bir paşa konağı böyle ise artık sarayın ne durumda olduğunu kestirmek zor değil. zaten yükselme dönemi padişahlarının mekanı Topkapı Sarayı ile çöküş dönemi padişahlarının mekanı Dolmabahçe Sarayını karşaılaştırmak da zaten bize sürec hakkında bilgi veriyor.